Bayburt'lu er Sabahaddin, Mardin'in Derik ilçesi Bayraktutan köyünde şehid edildi. Edirne'den- Hakkâri'ye nice Sabahaddin'lerin vatan uğrunda bir bir toprağa düştüğü gibi...
Bir farkla ki şehid Sabahaddin Bayburt'ta bir âlem, bir bayrak oluverdi Bayburt'lu şair Yahya AKENGİN, şehid Sabahaddin'e bir ağıt-destan yaktı: "…Vardın Mardin Kapı'dan öteye/ Bayraktutan derler bir köye/ Düştün bayrak düşmesin diye..." Geçtiğimiz cuma Bayburt camilerinde şehid Sabahaddin konuşuldu. Dualar onun için, Allah'a verilen sözler onun hesabı üzerine idi...
Bayburtlular şehid ere bir anıt-mezar yapmayı plânladılar. Üzerine ise Akengin'in ağıt-destanını yazmayı... Bayburt bu şehadet töreninden sonra bir de ilim olayı yaşadı: "Türk Tarihinde ve Türk Kültüründe Bayburt Sempozyumu"... 11 celsede, Bayburt'un tarihî-kültürel-ekonomik yapısı üzerine 49 bildiri sunulup-tartışıldı. Bayburtlu bu suretle kendilerinde olmayan üniversiteleri büyük şehirlerden Bayburt'a taşıdı.
Niçin Bayburt, niçin Bayburtlu diye düşündüm. Bayburt, diğer yüzlercesi gibi bir Anadolu kasabası, bu doğru... Fakat Bayburt'ta bir tarihi-kültürel derinlik ve Bayburtlu'da bu tarih ve kültür derinliğinin zengin mirasına sahip çıkma şuuru var... Fark burada.
Bayburt "Zihnî' gibi, "Ruhî" gibi, "Hicranî" ve "Celâlî" gibi şairler; "Ağlar Baba", "Dede Efendi" gibi ermişler yetiştirmiş bir merkez... Daha güzeli, Bayburtlu Bayburt'a sahip çıkmış. Belki medenî kalkınmasına değil ama, onu da sağlayacak kültür mirasına... "Hicranî" ve "Celâlî" kitap haline gelmiş. "Ağlar Baba" Hazretleri'nin ağlayan beyitleri iki ayrı inceleme olarak yayınlanmış. "Dede Efendi", "Dede Paşa" lakabıyla kitap halinde neşredilmiş. "Bayburtlu Zihnî" divanı Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca yayınlanmak üzere halen baskıda.
"Türk Tarihinde ve Kültüründe Bayburt Sempozyumu"nda sunulan 41 tebliğin kitap haline getirileceği müjdesini sempozyum tertip heyetinden aldık. Demek Bayburt, himmetli Bayburtlular elinde gerçekten de bir kültür merkezi olma yolunda... Bu himmet, Bayburt'un tarih derinliğine uygun bir gelişme.. Bayburt, "Kars" ve "Ani" gibi Anadolu toprağında "Müslüman-Türk"e ilk biat etmiş bir vatan köşemiz. Malazgirt'ten 40 yıl önce, Malazgirt kilidi henüz açılmadan... Neden Malazgirt de, "Ani" değil, "Kars" ve "Bayburt" değil, bu - tarihçilerin işi. Fakat Bayburt resmen değilse bile, herbiri ayrı bir şair neslini temsil eden 4 Bayburtlu; "Zihnî"-"Celâli"-"Hicrani" ve "Akengin"in mısraları ile, "İrşadî"-"Ağlar Baba"-"Dede Efendi" gibi gönül ehlinin himmetlerinde inşaallah bir kültür merkezi olma yolunda...
İşte "Zîhnî"nin mısralarında Bayburt'un manevî derinliği:
"Âşinây-ı Hakayık-u mecazdır Bayburt/ Neşr-ü tahsilde Mısr-u Hicaz'dır Bayburt/ Sümbülü yok, gülü yok, andelibi var amma/ Ahd-i gülşende şehr-i Şiraz'dır Bayburt/ Bir kılı kırk yarar Oslu gibi âlim var/ İlm-ü Tefsir'le hilkat-tirazdır Bayburt/ Ulemasındaki zihn-i verâ-ü zühd-ü salâh/ Belde-i sâirede azdan azdır Bayburt..." Bayburt'un tahsil ve terbiyede Mısır ve Hicaz'a, tabiat güzelliğinde Şiraz'a benzetilmesi: kılı kırk yaran âlimlerinin bulunması; tefsir ilmi üe yaradılıştan donanmış olması; diğer beldeler içerisinde azdan az bulunur bir kültür merkezi olduğunu gösteren manevî derinlik olsa gerektir. Bayburtlu, Bayburt'un tarihî mirasına sahip çıkmış. Yoksa hangi beldemiz bir Bayburt değil ki!..