Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
MÜFTERİNİN ANATOMİSİ - 13 Temmuz 1984

İftira; ferdî ve içtimai bir hastalıktır. "Müfteri ise bu hastalığa mübtelâ kişidir. Kendisine güveni yoktur. Meşru yollarla elde edemedi­ğine karşı intikam, yahut ruhî hastalığını tatmin peşindedir.

Müfteride manevi mes'uliyet duygusu gelişmemiştir. Kimseye görünmeden ve kimseye göstermeden yaptığı iftira fiilinin suç tas­niini yanına kâr kalacağını sanır, işlediği her fiilden, tasavvurlarına varıncaya ka­dar hayatının her safha­sından Cenab-ı Hakk'ın ha­berdar bulunduğunu düşün­mez.

Müfteride mantık, fikir endazesi yoktur. Dün "şeri­atçı" diye şikâyet ettiğini bugün "şeriat düşmanı" diye damgalar. Her devirde yalanına inanacak birilerini arar. Dünküler şu yalana, bugünküler bu yalana itibar gösterirler diye devre göre senaryolar hazırlar.

Müfteride "din"e ve "devlet"e karşı saygı noksanlığı vardır. Yaptığı için şer'an yasak, kanunen suç oldu­ğunu bilir de, bu müessese­lere karşı olan saygı eksikli­ğinden hem dini, hem devleti çiğner.

Müfteri ahlâki zaaf içeri­sindedir. Bir ahlâkî düşük­lük olan iftiraya başvurur­ken ahlâkından, karak­terinden neler kaybettiğinin hesabını yapamaz.

İftira sâri bir hastalıktır. Yalan yalanı, iftira iftirayı davet eder. Müfteri çoğaldık­ça, iftira içtimaî bir maraz haline gelir. Hadis-i şerifte "iftiranın zinadan bile eşed" olduğunun bildirilmesi, ce­miyette yaptığı bu tahribat sebebi iledir. İftiranın bu en çirkin suçtan bile ağır sayıl­masının illetini, kul gözü ile ayırdetmek güç. Her ikisi de temiz nasıyeleri lekeler. Her ikisi de yuvalar yıkar. Asıl farkı ise ancak Allah ve Re­sulü bilir. Müfteri bu ince­likleri, bu nüansları düşün­mez.

İftirada "kul hakkı" var­dır. Kul hakkı failinin tevbesi, önce mağdurla helallaşmasına bağlıdır. Mağdur ile helallaşmak zorunda oldu­ğunu bilse, ahiret inancı olan hangi müfteri, iftiraya cür'et edebilir?

İftiraya "şer'î kılıf" bul­maya çalışanlar da vardır. Dîn değişmez normlara bağ­lı ilahi esaslardır. Dinî hü­kümlerin yorumu, izahı, tef­siri, kendi kaideleri içeri­sinde yapılır. Hangi konuda kul yorumu gereklidir, kural­ları vardır. Gerçek Müslü­man, dini şahsî menfaatleri­ne basamak yapmaz. Dini indi, nefsî mülahazalarla yorumlamaz. Müfteri nefsine öylesine esirdir ki, ulu dini bile bu nefsaniliğe vasıta kı­lar. "Şu şartlarda iftira mu­bahtır" der. Bu suretle yeni bir din, yeni bir dini kaide icad ettiğinin farkında değil­dir. "Harp hiyledir" hadise­ne sığınır. Bu harp kime karşı, hangi şartlarda, hangi silâhlarla yapılır düşünmez. Onun için sadece ve sadece nefsi temayülleri vardır.

Müfteri dünyalık adamdır. Bütün ideolocyasını "dün­ya" üzerine kurmuştur. Fa­kat ona dünya da gülmez. "Ahiret'i ağzından düşür­memesi, ahirei de dünyası­na feda etmesindendir. Ahireti de, dünyası da mâmur değildir. Zira, her ikisini de küstürmüştür.

Müfteri yalnız adamdır. Mutemed kişi değil, şaibeli kimsedir. İftira silâhını kime, ne zaman nasıl kul­lanacağı bilinmediğinden, ona karşı herkes müteyak­kızdır.

Müfteri huzursuz kişidir, içindeki fitne onu rahat bırakmaz. Her iftira kendisi­ne geçici ve kazib bir tatmin sağlar. Bu bakımdan müfteri hep yeni iftira senaryoları hep kâzib tatminler peşinde­dir.

Müfteri her kılığa girer. Kisvesini muhatabının gö­züne hoş görünecek bir kalıbla biçer. Bazan munis, bazan hırçın, bazan dine karşı, hatta bazan dindardır. Hep suret-i Hakk'tan görünür. İçi başka, dışı başkadır. İçinin karası yüzüne vurmuştur. Fakat bunu yüzüne taktığı mealini maskelerle her za­man gizlemesini bilir.

Müfteri sinsidir, iki yüz­lüdür, mütecessistir. Kendi­ne yazık etmiştir. Ne dostu, ne düşmanı memnun edebil­miştir.

Her suçun olduğu gibi if­tiranın da tevbesi vardır. Fa­kat o tevbenin şartı, şen'i if­tira fiilinin muhatap ve mağ­duru ile helâllaşmaktır. Hakk'a iltica bu helâllaşmadan sora başlar. Hangi na­mert mertin karşısına çık­maya cesaret etmiştir ki, müfteri de iftira ettiğinin karşısına çıkıp af dileyebil­sin?

Müfteri kendisine kıymıştır. Zira huzuru ilaha, hukuk-u ibadla çıkacaktır.

Birçok hukuk sistemi "if­tira "yı "İnsanlık şerefine karşı işlenen suçlar"dan say­mıştır. İtibar ve şeref o kadar ince, nezih bir perdedir ki kolayca zedelenir. İftira­nın "tutmasa da iz bırak­ması" bundandır. Bu sebeple iftira bir “insanlık suçu”dur.

Müfterinin anatomisini şe­killendiren, bu çirkin insanlık suçudur.