Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
ANKARA DIŞINDA BİR TÜRKİYE VAR - 16 Aralık 1988

Ülkeyi başkentten yönlendiren bizler, zaman za­man Ankara dışına çıksak, sade vatandaşın içi­ne girsek derim. Ne düşünürler, başkenti dışarıdan nasıl görürler bir baksak... Baksak da, kendimizi o şaşmaz terazide tartsak...

Biz geçen hafta o şansı tattık. Ankara "türban" tartışması; YÖK genelgesi: bütçe görüşmelerinin cu­ma namazı saatine göre ayarlanması. Meclis bah­çesine cami yapılması gibi konularda nevzuhur de­dikodularla toz-dumanken, Zonguldak'ta yaşanan "barış" havasını bir koklayalım, kutlayalım dedik... Devlet Bakanı Cemil Çiçek'in "sessiz-sedâsız kotardığı "iş barışı"nı…

Ankara'nın bilcümle bürokratları, politikacıları, özellikle de kalem sahibi gazetecileri, "tebdil-i kıyafet"le halkın arasına bir girsinler... Bulundukları statüden âzâde, sade bir vatandaş gibi.. Göreceksi­niz neler değişecek…

ZONGULDAK ÖRNEĞİ

Zonguldak bir "iş" ve "işçi" şehri... Taşkömürü istihsali, yüz küsur yıllık eskimiş metotlarla ya­pılıyor. Üstelik de zararına... Geçen yılki zarar 71 mil­yar... Taşkömürünü dışarıdan ithâl etseniz daha kâr­lısınız. İşçinin aldığı ücret ise o oranda düşük.

40 bin işçi masaya bu düşük verim ve işletme za­rarı dezavantajı ile oturmuş. İşveren durumundaki Türkiye Taşkömürü Kurumu ise hem zarar, hem üc­retin düşüklüğü realitesi gibi iki taraflı baskı altında .

Olaya sadece "verim" ve "işletmecilik" açısın­dan bakarsanız, ocakların kapatılması ve işçilere yol verilmesi gerekiyor. Tebrike şayan olan şu ki, Sayın Çiçek ve TTK hadiseye teknik işletmecilik yönünden değil, sosyal bir realite olarak bakmışlar. Zararın 3'e katlanmasına aldırmayarak, işçisiyle, esnafıyla Zonguldak'ı çökertecek bir grevi önlemeyi başarmışlar.

100 küsur yıldır biriken problem nasıl çözülecek? Şimdi sorulacak asıl soru bu!.. Sayın Çiçek bunun tedbirlerini de şimdiden düşünmüş... Asırlık yarayı sa­racak bir projeli yatırım planlanmış. Dünya Bankası ile de işbirliği yapılarak... Müesseseyi zarardan-kâra geçirecek projelendirme ve uygulamaları inşallah önümüzdeki yıllarda göreceğiz. Zonguldak'ta işçi de, TTK da, esnaf da, halk da bağrına taş basmış, o gün­leri bekliyor.

 

BİR MÜFTÜ

 

"Müftü" imajı bizde "karizmatik" bir imaj... Yunan işgaline karşı ilk mukavemet teşkilâtını kuran Denizli Müftüsü A. Hulusi Efendi öncesi ve sonrasını düşünürsek, din adamı ve müftülerimiz savaşta da, barışta da hep halkın içinde olmuşlar. Din adamlarımızdan beklediğimiz de bu değil mi?.. Kı­sa Zonguldak seyahatimizde bu tarihî misyona bir defa daha şahit olduk. Zonguldak Müftüsü Adil Dİ­LEKÇİ'yi bu kadîm espri ite halkın içinde bulduk. Ye­rin yüzlerce metre altındaki kömür ocaklarına inen; hem işveren, hem çalışan kesimle işbirliği halinde olan; kasaba-köy bütün yerleşim birimlerine ulaşan; devlet-millet arasında âdeta köprü olan...

Okumuş kesimi din hizmetinin içine, sade vatan­daşı sosyal-kultürel faaliyetlere çekmesini bilmiş. Türkiye genelinde arzulanan müsbet bir imaj...

Zonguldak bize bir soluk oldu. Ankara'da yaşayan­lar olarak taşranın bu güzelliklerine o kadar muhtacız ki!