Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
BATI TRAKYA’DA TÜRK CEMAATİNİ MÜFTÜLER AYAKTA TUTUYOR - 17 Ağustos 1984

Değerli bir okuyucum "Ba­tı Trakya Türkü'nün Dramı" başlıklı yazımı eleş­tirerek, Batı Trakya Türkle­ri'nin Müslümanlık'larını, Türklük'lerini, geleneklerini muhafaza edip etmediklerin­den niçin sözetmediğimi sor­du... Dış Türkler açısından Türkiye için asıl önemli hususun bu olduğunu da ısrarla belirtti. Okuyucum haklıdır. Bu ve müteakip sohbetlerim­de, aralarında bulunma fır­satı elde ettiğim Batı Trak­ya, Bulgaristan ve Sovyetler'de mevcut "Müslüman-Türk Varlığı"ndan sözedeceğim.

1980 Ağustosunda Batı Trakya'da resmî görevli ola­rak bulundum. Gümülcine ve İskeçe bölgelerini köylere kadar dolaşarak, Türk ce­maatı ile tanışma, görüşme fırsatı buldum.

Bata Trakya toprakları, her türlü silinme ve kazın­malara rağmen Türklük'ten ve Müslümanlık'tan çok şü­kür bugün de çıkarılabilmiş değildir. Ecdadımızın geçtik­leri her yere vurdukları Müslüman-Türk mührü (cami, türbe ve diğer yapılar) bu­gün de hâlâ ayaktadır. Edirne'nin Yunan sınırından gi­ren bir yolcu, yer-yer dalga­landığı görülen Yunan bay­rakları ile karşılaşmasa, Tür­kiye sınırları dışına çıktığını farkedemez. Yollarda, ço­ğunluğu iki tekerlekli araba­lar üzerinde mütevekkil, mü­tevazı, mahalli kıyafetli Türk erkekleri, mısır, ayçiçe­ği ve bostan tarlaları arasın­da siyah etekli, beyaz şallı, mü'mine Türk kadınları, en­gebeli arazide ilerlerken bir­denbire ortaya çıkıveren Türk köylerindeki ak mina­reler, geçmişi ve geleceği hatırlatan bir ağıt gibi uzayıp giden horoz sesleri, bu top­rakların hâlâ Müslüman-Türk yurdu olduğu kanaati­ni veriyor.

Batı Trakya Türk cemaa­tında çok canlı bir dinî-milli yapı var. Gümülcine ve İskeçe'nin yaşlı, fakat dirayetli, faziletli, tedbirli, teennili muhterem müftü efendileri, Türk cemaatını dağıtmadan, başlarını giyotine kaptırma­dan bugüne kadar getirebil­mişler. Türk cemaatı adetâ bu müftü efendilerle var. On­ların şahsında temsil edile­biliyor, hayatiyetlerini onla­rın ağırlığı ile sürdürebiliyor­lar, İskeçe Müftüsü Muhte­rem Hoca Efendi'nin, bir camiyi yıkmaya gelen buldozerin paletleri önüne yatarak camiyi kurtardığını bize an­lattılar. Batı Trakya Türkü’nün sesini dünyaya ve İslâm ülkelerindeki toplantılara canları pahasına gönderdik­leri mesajlarla duyurabilenler de bunlar...

Bu müftü efendiler —Allah uzun ömür versin— kendile­rini ileride temsil edecek haleflerini de şimdiden yetiştirmisler... Biri evlât, biri da­mat olan bu genç hocalar, ba­balarının dizleri dibinde, rahle-i tedrislerinde hakkıyla yetişmişler... Hayrülhalef ol­maya şimdiden namzetler... Türk cemaatının sadece dinî değil, idare ile münasebetler­deki her türlü işlerini de daha şimdiden tesahüb etmeye başlamışlar...

Türk Evkaf İdaresi, müftü efendilerin yanıbaşında... Türk cemaatının problemleri üzerine elbirliği ile eğiliyor­lar...

Gümülcine ve İskeçe Türk Öğretmenleri Birlikleri lokal­leri, Türk cemaatının oku­muş kesiminin biraraya gel­dikleri kültür merkezleri... Kitaplıkları, konferanslar için salonları var... Türkiye'­den en önemli talepleri, kitap ve her çeşit ansiklopedi...

1980 yılında orada bulu­nan Gümülcine Başkonsolo­su Sayın Şükrü TUFAN, Batı Trakya asıllı... Batı Trakya Türkü'nün bütün problemlerini biliyor, sıkıntı­larını içinden duyuyor...

Gümülcine ve İskeçe mer­kezinde çok sayıda cami mevcut... Erkekleri ayrı, ka­dınları ayrı zamanlarda top­layarak, bizi bu camilerin hepsinde konuşturdular. Gü­mülcine merkezindeki bir ca­miin kürsüsüne çıktığımda, kürsüde şu notu buldum:

"—Bize bizden bahsetme­yin! .. Türkiye'den bahse­din!.. Türkiye iyi ise, biz de iyiyiz. Anarşi ne zaman ön­lenecek? Radyolarınızdan ne zaman bir iyi haber duyaca­ğız?.. Ordu, devlet düşman­larına bir görünüversin ar­tık!"

Bu olayı, 1980 yılı Ağus­tos ayı 28'inci gecesi yaşa­dık... 15 gün sonra 12 Eylül Harekâtı oldu. Batı Trakya Türkü, Türkiye'deki olaylara böylesine yakın... Kafası ve gönlü ile Türkiye'ye böyle­sine bağlı...

Diyanet İşleri Başkanlığı 3 yıldan bu yana Batı Trak­yalı Türk çocuklarına, Türki­ye'deki Kur'ân kurslarında din eğitimi yaptırıyor. İmam-hatip liseleri ve yük­sek din eğitimi müesseselerinde okuyan gençler var. Üniversitelerimizin çeşitli bölümlerinde yüksek öğre­nim görenler de mevcut...

Eskiden, Türkiye'den Batı Trakya'ya öğretmen ve din adamları gönderiliyordu... Şimdi niçin gönderilmiyor, bilmiyorum.

Batı Trakya Türkü'nün milli kültür yapısını ayakta tutmak lâzım... Aksi halde, bugüne kadar kazınamamış bulunan Batı Trakya Müslüman-Türk varlığını ayakta tutmak mümkün olmaz...