Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
İKİNCİ MİLLİ KÜLTÜR ŞURASI - 8 Aralık 1989

4 günden bu yana Ankara'da devam eden "2.nci Millî Kültür Şûrası" bugün sona eriyor. 73 teb­liğin sunulduğu şûrada "Millî Kültür"ün bütün prob­lemleri konuşuldu.

Konuşmak kolay da, bu konuşmaların ne kadarı pratik hayatımıza intikal edecek, önemli olan bu!..

Kültür Bakanı Sayın N.Kemal ZEYBEK açış konuş­masında sorunun cevabını verdi: "-Bu şûra toplandılar, konuştular, dağıldılar tarzında hatırlanacak gelgeç bir tertip olmayacak".

Gerçekten de 2'nci Şûra, 3'üncü Şûraya kadar de­vam edecek tertipleri ihtiva ediyor. Şûra'nın devamı olarak, 1990 yılı içerisinde 4 ayrı "kurultay" topla­nacak. "Kültür ve Tabiat Varlıklarımızın Korunması", "Sinema", "Basın-Yayın Hayatımız", "Dil Konumuz" gibi...

KÜLTÜRDE YENİ ANLAYIŞ

Kültür Bakanı’mızın "açış konuşması", milli kül­tür konularında "yeni bir anlayış"ı ifade ediyor:

Üzerinde yaşadığımız coğrafî konum bize çok zen­gin bir kültür mirası bırakmıştır. Kültür değerlerimiz bizim en önemli zenginliğimizdir. Yaşayan kültürü­müzde, tarihimizden ve coğrafyamızdan gelen birçok unsurlar vardır.

Köklerimizi yok sayarak, tepeden inme kültür nak­linin doğru ve mümkün olmadığı bellidir. Ancak kül­türümüzü değişmez nasslardan ibaret saymak da yanlıştır. Doğrusu, dünyaya iki tarafa açılan kapılar­la açılmaktır.

Kültürümüz "milli" olacaktır, olmalıdır "Millî Kültür"leri ve farklılıkları, milletlerarasında husumet uçu­rumları değil, dostluk köprüleri olarak değerlendirmek gerekir.

Bizim kültürümüz, tarih boyunca "dışa açık" ol­muştur. Yaşadığımız tarihî macerada birçok kültür­den etkilendik ve birçok kültürü etkiledik. Bu bizim büyüklüğümüz, zenginliğimizdir. Bu   noktada   Anadolu'yu   Türkleştiren-Müslümanlaştıran Yunus'u, Mevlana’yı, Hacı Bektaş Veli'yi ve kültürümüzün benzeri süzme ballarını insanlığa tanıtmak; yeryüzünde hoşgörünün-barışın-insan sevgisin hakim olmasına ve gelecek çağın "bilgi ve sevgi çağı" olmasına katkıda bulunacaktır.

"Sanayi toplumu"nu dahi "çağ dışı" bırakan, yeni bir çağa giriyoruz. Atom enerjisiyle füzyonla güneş enerjisi ve boşluk enerjisi ile… Bu yeni çağ şimdi­den dünya dengelerini sarsıp, yeni dengeler oluştur­maya başlamıştır. Bunun adı "Bilgi Çağı"dır. Bu çağın dışında kalmak doğru da değildir. mümkün de…

Çağdaşlaşmanın adı artık "şehirleşmek" ve "sanayileşmek"ten ibaret değildir. Bu sebeple "Bilgi Çağı"nın zihniyet dünyasına hızla açılmak zorundayız.

KÜLTÜRDE YABANCILAŞMA

Kültür Bakanı ve Bakanlığı’n bu anlayışı, bir müjdedir. Temennimiz, bu anlayışın tabana yayılmasıdır. Tez-elden yayılmasıdır. Zira "yabancı kültür hayranlığı", topluma hakim hale gelmiştir. Yeni yetişenler nelerden zevk alıyor, hangi müziği dinliyor, neler düşünüyor, hayat tercihi ve hedefi nedir? Kendi evimizden başlayarak-dışarıya doğru baktığımızda, tefessühün boyutu bizi şaşırtacaktır. Yeter ki, çevremize bu gözle bir bakalım. "-Acele edelim" deyişim bundandır.

Sayın bakan haklıdır: 

Zihniyet dünyamızı ve davranış alışkanlıklarımızı etkileyen en önemli unsur kültürümüzdür, öyle ise milli kültürümüzde varolan temel prensipleri canlandırmak; gelişmemizde kültürümüzün bu itici gücünden yararlanmak zorundayız

Aksi halde yeni yetişenlerimiz, elimizin altından kayıyor, dünyamız bizim olmaktan çıkıyor.