Sovyet lideri Gorbaçov'un yeni politikası "Glasnost" ve "Perestroika" adıyla duyulmaya başlandığında, "sonuç"un bu kadar çabuk geleceğine kimse ihtimal vermiyordu. Sovyetler "sosyalist" döneminde ilk defadır ki, "insan" deniyor; "insanın manevî yapısı" deniyor; "din"den sözediliyordu. Bunların ihmalinin ise "iş verim"ini düşürdüğü öne sürülüyordu.
Bunlar şüphesiz, kendi içinde mantığı olan tutarlı tesbitlerdi. Fakat 70 yıllık istibdadın bu kadar çabuk çözüleceğini her halde kimse tahmin edemiyordu. Gerçekten de Bulgaristan'dan Doğu Almanya'ya kadar Moskova odaklı zincirin halkaları bir bir dökülürken, Sovyetler de kendi içinde kaynıyor. Sovyetler Birliği'ne bağlı cumhuriyetler meclisleri toplanıyor; "Komünist Parti"ye karşı tepkilerini "alenen" sergiliyor; alternatif çözümler birbiri arkasına gündeme getiriliyor...
JAN PALACH'DAN ÖZÜR
A.Dubçek ölçülü bir "liberalizm"den sözetti diye, bundan 20 yıl önce Çekoslovakya'yı işgal eden Sovyetler, bugün bir yandan üzerindeki kamburları teker teker atarken, diğer yandan Sovyet işgalini protesto için Prag sokaklarında kendini yakan Jan Palach'ın ruhundan özür diliyor. Bu da bir gelişme!.. Fakat 1956 yılında Varşova sokaklarında paletler altında ezilen Macar gençlerinden Sibirya'ya sürülen Türk İnsanına kadar kanına girilen milyonlardan, onmilyonlardan kim özür dileyecek?.. Dahası, bu özür kimi, neyi, nasıl geri getirecek?
Bu sorular, daha uzun yıllar sorulacak... önemli olan ise, ülkemizi vakit kaybetmeden bu yeni oluşuma hazırlamak...
Artık yavaş yavaş aralanmakta olan "Demir-perde" gerisindeki yeni oluşumlar, sadece "hürriyet"e olan tutku mudur?.. Zincirden kurtulanlar için cevap "olumlu" olsa bile, kamçıyı elinden bırakanlar için de "evet" diyebilecek miyiz?..
BİR YORUM VE SONUCU
Olayın bir yorumu da şu: Dünya yeni bir döneme giriyor... "Sanayi toplumu"ndan "bilgi çağı" denilen yeni bir döneme... Bu dönemde insan gücü "devre dışı" kalıyor... Hammaddesi "güneş", "su" ve "boşluk" gibi masrafsız enerjiler olan bu dönem geldiğinde, kol gücü, hatta insan eliyle işletilen makineler sanayiine dayalı bilcümle fabrika ve tesisler de devre dışı kalacak. Güneş enerjisi, boşluk enerjisi ve füzyonun bilgisayara uyarılı üretimi ile dünyada yeni güçler, yeni dengeler oluşacak...
Demirperdedeki gelişmeler, artık "hipotez" olmaktan çıkmış bu doneme bir hazırlık mıdır? Olabilir de, olmayabilir de...
Fakat en olmaması gereken, Türkiye olarak, o günlere hazırlıksız girmektir.
Bu açıdan kendimize bakalım: Artık en büyük masrafın teknoloji üretimine, hatta teknik casusluğa ayrıldığı dünyamızda, istikbale yönelik hangi hazırlığımız var? PKK, 141-142-163'ten başka, sahi, Türkiye'nin gündeminde ne var? Bir de "erken seçim!.." En kolay şeyin "siyaset" üretmek olduğu Türkiye'de üniversite, bürokrasi, basın olarak bizi yarınlara taşıyacak hangi "kalıcı" işin içinde veya peşindeyiz?
"Sanayi inkılabı'na hazırlıksız yakalandık. Bugün hala sıkıntısını yaşıyoruz. "Bilgi çağı"nda ise, büyük kitleler "işsiz" kalacak.
"Doğu Bloku" bu varsayımla kaynarken, biz ne yapıyoruz?..