Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
AÇLIK İNSANLIĞI TEHDİT EDERKEN ELİMİZDEKİ NİMETLERİN DEĞERİNİ BİLİYOR MUYUZ? - 15 Ekim 1982

16 Ekim “Dünya Gıda Günü” üzerine.

"BM Gıda ve Tarım Teşkilâtlanın 1979 yı­lında Roma'da aldığı karar gereğince, 16 Ekim günü, bütün dünyada her yıl "Dünya Gıda Günü" olarak kutlanacaktır.

Kutlamalar, "Açlık Tehlikesi" ve "Yetersiz Beslenme" problemini devletlerin ortak konusu haline getirebilirse, insanlık için bir kazanç olacaktır.. Zira istatistikler, problemin dünya çapında, sanıldığından daha büyük bo­yutlara ulaştığını göstermektedir.

Buna göre, dünyada yaklaşık 500 milyon insan, açlık tehlikesine maruzdur. "Gizli açlık" ve dengesiz beslenmenin etkisinde ka­lanlarla sayı 1 milyara ulaşmaktadır.

Bu rakam, dünya nüfusunun dörtte birine eşittir...

200 milyondan fazla çocuk, kötü beslenme sebebiyle, gelişmemiş durumdadır. Aynı sebeple 400 milyon kişi guatr hastalığı, 300 milyon kişi kansızlık, 100 milyon kişi kör olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.

1972, 1973 yıllarında Kuzey Afrika, müteakip 2 yıl da Bangladeş ve Hindistan'da yüzbinlerce insan, dünyanın aldırmaz bakışla­rı altında açlıktan ölmüştür..

Tedbir alınmazsa, 2025 yılına kadar sadece Güney Asya'da 500 milyon insanın açlıktan öleceği hesabedilmiştir..

İstatistikler, devam etmekte ve 2050 yılına kadar dünya nüfusunun 14 milyara ulaşacağı belirtilerek, karamsar tablolar şekillendiril­mektedir..

Bu acı realitelere rağmen, dünyada ölçüsüz ve dengesiz bir gidiş hüküm sürmektedir..

Dünya Bankası'nca hazırlanan raporlara gö­re, gelişmiş ülkelerin çöplüklerine atılan yiye­cek maddeleri, dünyada açlıktan ölen insanla­rın 15 katını besleyecek miktardadır.

 Dünyada insanların açlıktan en çok öldüğü 1973-1974 yıllarında, dünyada istihsal edilen 1 milyar 200 milyon ton tahılın 400 milyon tonu gelişmiş ülkeler, hayvanlarına yem ola­rak vermişlerdir. Bu miktara aynı şekilde ve­rimsiz yerlerde harcanan proteinli besinler da­hil değildir.. Bunların miktarı da yüzmilyonlarca tonu bulmaktadır..

 Ya biz, "Açlık" insanlığı tehdit ederken, elimizdeki nimetlerin kıymetini biliyor muyuz?

Gıda maddeleri üretimi açısından, dünyada kendi kendine yeten sayılı ülkelerden biri olduğumuz halde, ölçüsüz ve kötü kullanım sebebiyle bu imkânı yeterince değerlendiremi­yoruz..

Yurdumuzda yetiştirilen meyve ve sebzenin tüketiciye ulaştırılmasına kadar ortaya çıkan kayıp, yabancı ülkelerden aldığımız dış yardı­ma eşittir. Buğday ekiminde bilgisizlik sebe­biyle boş yere toprağa attığımız tohum, yıllık buğday ihtiyacımızı karşılayacak kadardır. Ül­kemizde her yıl 200 bin ton kadar ekmek çöpe atılmaktadır..

Bu israfın sebep olduğu yetersiz beslenme sonunda yurdumuzda çocuk ölüm hızı, zaman zaman binde 250'ye kadar çıkmaktadır. Ha­mile kadınların % 70'i, çocukların % 25'i, “Anem”li durumdadır. Nüfusumuzun %33'ü orta ve hafif kansızlığa mübtelâdır.

Hâlbuki geleneklerimizde de, inançlarımız­da da israf ve dengesizlik yasaktır. Sağlığa zararlı her davranışı İslâmiyet hoş karşılamamıştır.

Bir akarsu kenarında bulunsak bile, suyu ölçülü kullanmayı emreden Peygamberâne in­celik azı çok; çoğu bereketli kılan ölmez bir prensiptir...

Müslüman-Türk geleneğinde, "Ekmek bir nimettir!..."

Bu anlayıştır ki, Türk anası, kızı, gelini sof­radan artanları çöpe atmamış, değerlendirmiş­tir.

Yere dökülen ekmek kırıntıları, süpürge ile süpürülmemiş, itina ile ayak altından kaldırıl
mıştır.

Yolda bulunan bir ekmek parçası, kurt-kuş yesin diye mûtenâ bir köşeye bırakılmıştır.

İmkânı olanların, imkânı olmayanlara yar­dım elini uzatması zekât; fitre; kurban; fidye; kefaret.. gibi birçok müessese ile müeyyidelendirilmiştir. 

"Komşusu aç iken tok uyuyan bizden değildir!.." hadisi, yardımlaşma konusunda cihanşümul bir ulvi prensip getirmiştir.,

Hicretten sonra Medine'de görülen daya­nışma hamlesinin tarihte bir eşine daha rast­lanmamıştır...

Devletlerin, "Dünya Gıda Günü" kutlama noktasına gelmesi, İslamiyet’in gösterdiği hedeftir...

Açlık insanlığı tehdit ederken, elimizdeki nimetlerin kadrini bilmiyorsak bu, yüce dinimizin hayat veren prensiplerini bilmememizdendir.