Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
İSLAMİYET’TE SAĞLIĞA VERİLEN ÖNEM - 11 Şubat 1983

Milletimiz, tarih boyunca kurduğu toplu hayır kurumları, hayır amaçlı vakıflar, kervansaraylar, aşevleri, bakımhaneler, hastaneler ve yetimhanelerle hayırseverlikte örnek bir millettir.

İlim hizmetleri, sağlık hizmetleri, fakir kız­lara çeyiz alınması, fakir çocukların sünnet edilmeleri, hamallara yardımcı olmak üzere yollara "Meta Taşları" dikilmesi, bakımsız hayvan ve kuşlara yem temini, işçilerin ve hiz­metçilerin çalıştıkları yerlerde istemeyerek verdikleri zararın onlar adına tazmini... için vakıflar kurulması gibi hiç bir milletin tarihin­de görülmeyen hayırseverlik örnekleri geçmi­şimizi aydınlatan geleceğimize ışık tutan hayırseverlik örnekleridir.

"Türkiye Ulusal Verem Savaş Derneği", "Türkiye Kızılay Derneği", "Türkiye Yeşilay Derneği", "Türkiye Çocuk Esirgeme Kuru­mu", "Türk Kanser Araştırma ve Savaş Ku­rumu" vb. hayır kurumları ile milletimiz bu aydınlık geçmişi tevarüs etmiştir.

Ecdadımızın başka hiç bir millette görül­meyen bir ilim, sağlık hayır hizmet ve himmetleri, İslâmiyet'in "İnsana Hizmet" espri­sinden kaynaklanmıştır.

İslâmiyette insan "Mihver" varlıktır. "Ya­ratılmışların en şereflisi", "Allah'ın yeryüzündeki halilesidir."

Varlıklar içerisindeki yeri bu kadar şerefli olan insana hizmet de o derecede makbul ve şereflidir, İslâmiyet’te "İnsanın Güçlü Kılın­ması" ve insana verilen önemin esprisi budur.

İSLÂMİYETTE SAĞLIĞA VERİLEN ÖNEM

Ayet, hadis ve geleneklerimizde insan sağlığına verilen önem mükerren belirtil­miştir.

"İnsanın kendi eli ile kendini tehlikeye at­ması" ciddi olarak yasaklanmıştır.

"Ölüm gelmeden önce hayatın, hastalık gelmeden önce sıhhatin,meşguliyet gelmeden önce boş zamanın, yaşlılık gelmeden önce gençliğin, fakir düşmeden önce servetin kıymetinin bilinmesi" İslâmiyet’te sağlıklı ve den­geli yaşamanın ölçüsüdür.

İnsanın çoğunlukla "Farkında olmadığı iki nimeti: SAĞLIK ve BOŞ ZAMAN”a dikkat çe­kilmiştir.

Peygamberimiz, "Bulaşıcı hastalık bulunan beldeye girilmemesini, bulaşıcı hastalık bulunan beldeden çıkılmaması''nı tavsiye buyur­muştur.”

Benzer bir hadiste, bulaşıcı bir hastalık olan cüzzamdan, ''Aslandan kaçar gibi kaçma­mız" telkin edilmiştir.

"(Sağlık kurallarına riayet ederek) güçlü bulunan mü’minin, (Sağlık kurallarına riayet etmediği için) güçsüz düşen mü'minden daha hayırlı" ve faziletli olacağı Peygamberimiz tarafından belirtilmiştir.

Halife-i Müslimin Sultan Süleyman'ın: "Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi" beyti bir atasözü halinde nesilden nesile inti­kal edip gelmiştir.

VEREMLE SAVAŞ

Verem, temelinde "Gıdasızlık", "Üzüntü", "Huzursuzluk" gibi içtimâi yaralar bulunan bir hastalıktır. "Yeterli Beslenme"; "Maddi imkanı olma­yanların, maddi durumu yeterli olanlarca des­teklenmesi; sevinçlerin, kederlerin paylaşıldı­ğı bir huzurlu toplum oluşturulması, İslâmi­yet'in hedefidir.

Müslümanlığın bütün emir ve yasaklarında fakirin, düşkünün, hastanın, suç ve suçlunun bulunmadığı mütekâmil bir cemiyet oluşturul­ması esprisi vardır.

Bir uzvunda rahatsızlık bulunan insan o uz­vun rahatsızlığını nasıl hissederse aç, açık, hasta, mükedder insanların bulunduğu Müs­lüman toplum da bu açlık, hastalık ve kederin acısını derinden hissedecek, bütün içtimaî im­kanlar o yarayı sarmak için seferber edilecek' tir.

VEREM İÇTİMAİ BİR HASTALIKTIR

“Veremle Savaş Dernekleri”nin yaşı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden eskidir. Bu durum, Türk Milleti'nin ve Türk Devlet­leri'nin devamlılığının örneğidir.

Gerçekten "Verem Hastalığı" ile mücadele için kurulan ilk dernek 1918 yılında İstanbul'da "Veremle Mücadele Osmanlı Cemiyeti" adı ile kurulmuştur. 1920 yılında İstanbul'un iş­gali üzerine bu dernek kapatılmış ise de, 1923'te İzmir'de "Veremle Mücadele Cemi­yet-i Hayriyesi" Balıkesir'de "Veremle Müca­dele Cemlyet-i Hayriye-i İslâmiyesi" yeniden kurulmuştur.

Kökü "Cumhuriyet" döneminden öncelere uzanan "Türkiye Ulusal Verem Savaş Derneği" benzer dernekleri bünyesinde toplayan bir "Konfederasyon" olarak hayri hizmetlerini bugün de sürdürmektedir.

Bu himmetler yüce dinimiz ve gelenekleri­mizde yeralan "İlim", "Sağlık" ve "Hayır" hizmetleri esprisinden kaynaklanmaktadır.

              İslâmiyette ve geleneklerimizde sağlığa ve­rilen önem, tarihten akıp-gelen bu himmetlerle yaşatılmaktadır.