Oruç, Allah'ın emrettiği bir "Farz" ibadettir. İnsana ve cemiyete sağladığı faydalar için değil, Allah emrettiği için tutulur. Ancak oruç, ferdin beden ve ruh sağlığına ve toplum hayatına sayısız faydalar sağlar. Mü'min, "Ayn Farz" olduğu için tuttuğu oruç ibadetinin dünya hayatı ile ilgili bu hikmetlerini de bilir.
ORUCUN RUH SAĞLIĞI ÜZERİNDEKİ FAYDALARI
Oruç mü'minin ruh terbiyesi, sabır idmanıdır. İnsanın günlük alışkanlıklarını terkedip nefsi isteklerine karşı sabır göstermesi, bir irade terbiyesidir. Sabır ve irade, "nefs, vicdan ve akıl" sahibi insanın başarı şartıdır. Bütün ilmî buluşlar, iradî bir sabrın sonucudur. İlimde, sanatta, ticarette, siyasette günlük çalışmalarımızda ve çevre ile münasebetlerimizde sabır, başarıya atılacak ilk adımdır. Üzüntülere tahammül, nefsi isteklere mukavemet, ferdî ve içtimaî hayatta aranan medenî davranışlardır.
Oruç insanın ruh hayatında önemli bir sabır egzersizi, vazgeçilmez bir irade terbiyesidir.
ORUCUN VÜCUT SAĞLIĞI ÜZERİNDEKİ FAYDALARI
Oruç doğan, gelişen, yaşlanan insan organizması için bir dinlenmedir. Yorulan her canlı organizmanın dinlenme ihtiyacı, bir yaratılış kaidesidir. Orucun fizik sağlığa faydası midenin dinlendirilmesinden ibaret değildir. Bu ibadetin "Sinir Sistemi" "Deveran Sistemi", "Hazım Sistemi", "Kanın Yenilenmesi", "Ürogenital Sistem" üzerindeki müsbet etkileri, modern tıbbın kabul ettiği müsbet sonuçlardır.
Ramazan ayı boyunca dinlenen, temizlenen, yenilenen, birçok organları adeta revizyondan geçirilen vücut makinesinin yılın diğer aylarında daha diri, dinç ve verimli çalışacağı artık kabul edilmektedir.
ORUCUN SOSYAL HAYAT ÜZERİNDEKİ FAYDALARI
Toplum hayatı bir dengeyi ifade eder. Cemiyet içerisinde servet farklılıkları, daima bu dengeyi bozan bir unsur olmuştur. İslâmiyet bu muvâzeneyi sağlamak üzere bir yandan "Zekât", "Sadaka" ve "Vakıf" müesseselerini öngörürken, diğer yandan "Sabır", "Kanaat" ve "Kadere Rızâ" ahlâkını emretmiştir.
Meşru mazeretleri sebebiyle oruç 'tutamayanlar için konulan "Kefaret", Ramazan ayında ifası daha ecirli olan malî ibadetler ve fitre, orucun içtimâi bünyedeki muvâzeneyi sağlamaya yönelik hikmetleridir.
Açlığı tatmayan acın halini bilemez. Oruç ibadeti insana bir yandan bu tecrübeyi kazandırırken, öte yandan sözü edilen malî ibadetlerle, varlıklının fakire el uzatmasını sağlar. Böylece, fakir-zengin yaklaşması, "Servet" ve "İş Barışı" sağlanır. Mü'minler arasında servet gururu ve fakirlik kıskançlığı bulunmamasının sebebi budur.
İmam-ı Gazali orucu üç mertebeye ayırmıştır:
"İlk Mertebe" avamın orucudur. Bu, oruç süresince aç, susuz ve şehevî arzulardan uzak durmaktır.
"İkinci Mertebe" havassın orucudur. Bu, avamın orucuna ilâve olarak, bütün azaların oruç tutmasıdır. Gözün harama bakmaması, dilin yalan, dedikodu ve gıybetten kaçınması; kulağın günah ve çirkinleri dinlemekten uzaklaşması, elin harama uzanmaması, ayağın haram ve kirliye adım atmamasıdır.
"Üçüncü Mertebe" ise havass-ül havassın orucudur. Bu da havassın orucuna ilâve olarak, kalbin yalnız Allah'a açılmasıdır.
Böyle insanlardan oluşan toplumda içtimaî barışın kolayca sağlanacağı izahtan varestedir.
ORUÇ KÖTÜLÜKLERE SİPERDİR
Bu konuda hadîsler vardır: "-Bir kimse hem oruç. tutar, hem yalan söyler, yalan ve benzeri kötülükler ile amel etmeye devam ederse, oruç tutuyorum zannederek boşuna aç ve susuz kalmasın."
"Sizden biriniz oruçlu bulunduğu gün çirkin söz söylemesin ve kimse ile çekişmesin".
"Oruç, kötülüklere kalkandır".
Yukarıda belirtilenler, orucun ruh ve beden sağlığımız ve içtimâi hayatımız üzerindeki müsbet ettikleri hakkında özet bilgilerdir.
Orucun dünyevî hikmetleri bunlardan ibaret değildir. Oruçta fert ve cemiyetin sıhhatına, huzuruna yönelik sayısız faydalar vardır.