Dünki sohbetimizde Ahmet Yesevi Üniversitesi Yayınlar Genel Müdürü Hamdi Mert'ten Sayın N. Kemal ZEYBEK'in başında bulunduğu üniversite ve yan kuruluşlarında niçin "Ahmet Yesevi" adının tercih edildiği konusunda doğrusu fevkalâde akılcı-gerçekçi bilgiler almıştık.
Ahmet Yesevi gerçekten de Türk tarihinin, Türk kültürünün gerçek bir büyüğü...
İlk Türk Mutasavvıfı... Ahmet Yesevi’ye bugün “Sünnî” vatandaşlar da, “Alevî” vatandaşlar da aynı derecede saygılı... Öyleyse bu misyon, yaşadığımız dinî gruplaşmalar ve hassasiyetlerde bugün de aynı derecede bütünleştirici bir rol oynayabilir...
Bu sebeple "Ahmet Yesevi" adının tercihi şüphesiz fevkalâde isabetli olmuş... Hatta bu misyon, başka hizmet, himmet ve desteklerle daha çok güncelleştirilmeli, yaygınlaştırılmalı! Şimdi Sayın Mert'e diğer sorumu soruyorum: Niçin Üniversite? Ahmet Yesevi adına, başka hizmet alanları da düşünülemez mi idi? Niçin "Ahmet Yesevi" adına bir üniversite kurmak yoluna gidildi.
BİLİNÇLİ ADIMIN ÖRNEĞİ
H. MERT: "-Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra serbest kalan Türk devlet ve topluluklarının, bilinçli projelerle kültürel bütünleşme sürecini başlatmaları tarihî bir görev idi...
Ahmet Yesevi Üniversitesi, bu bilinçli adımın ilk örneği. Zira hem devletten-devlete resmî, ortak bir adım; hem kalıcılığın evrensel simgesi "Eğitim" ve "Bilim"i konu alan bir atılımdır. Sorunuza böyle yaklaşıyorum.
Gerçekten de, Türk dünyasının önünde açılan yeni dönemin ilk ve en sağlam adımı "Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi" olmuştur. Zira "Bilgi Çagı"na doğru ilerlemekte olduğumuz bir zamanda, akılcı ve gerçekçi "iş birliği" ancak "Eğitim" ve "Bilim"le sağlanabilirdi.
Bu isabetli adımla o yapılmıştır.
Bu akademik atılımla ümit edilir ki, Türk dünyasının her yanında aynı "İşbirliği-Güçbirliği" bilinci gelişecek; yüzlerce yıllık rüya gerçekleşecek; bu bilim ocağında yetişen genç beyinler -Ahmet Yesevi dergâhında pişip olgunlaşan gönül erleri/erenleri gibi- kabuk bağlayan Türklük bilincini -ama bu defa- çağdaş kolonizatörler olarak, bulundukları her ülkede / bölgede temsil edeceklerdir.
H. İLHAN: "-Sayın Mert! Üniversitenin statüsünden sözeder misiniz? Devletten-Devlete diye bir ifade kullandınız. Nasıl bir üniversite bu? "Vakıf" yani "özel" bir üniversite mi,yoksa resmî / devlet üniversitesi mi?
H. MERT: "-Nev’i şahsına münhasır bir üniversite... Bir Mütevelli Heyeti var.. Fakat "Kanun"la kurulmuş. Hem Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden, hem Kazakistan Parlamentosu'ndan, üniversitemizle ilgili kanun çıkarılmış.
İki ülke arasında varılan sözleşme ve mutabakat gereği üniversite, Hükümetlerarası Mütevelli Heyet tarafından yönetilmektedir. Mütevelli Heyetin 4'ü Kazakistan, 4'ü Türkiye tarafından atanmıştır. Mütevelli Heyet Başkanı Kazakistan'ın teklifi ile Sayın N. Kemal Zeybektir. Üniversite Rektörü Kazak tarafından, Rektör 1’inci yardımcısı keza Türk tarafından... İşte böyle özellikli bir yapı var."
H. İLHAN: "-Türkiye'den de öğretim üyesi gönderiyorsunuz. Ülkemizden kaç öğretim üyesi görev yapıyor Kazakistan'da?
H. MERT: "-Üniversitemiz ve bölümlerinde görev yapan öğretim üyesi sayısı bin (1000)'i aşıyor. Bunlardan 60’ı Türkiye'den giden akademisyenler... Ben size başka bir tedbirimizden sözedeyim.
Üniversitenin çeşitli bölümlerinde Türkiye, Moğolistan, Çin, Mısır, Pakistan, Özbekistan. Kırgızistan ve ABD'den öğretim üyeleri görev yapmaktadır.
Hızla gelişen ve büyüyen üniversiteye "Öğretim Üyesi" yetiştirmek üzere Ankara'da “Sosyal Bilimler Enstitüsü” açılmıştır.
2 Mayıs 1995 tarihinde açılan Enstitüye ilk yıl 57, 2'nci yıl 32 master öğrencisi alınmıştır.
Müdürlüğünü Prof. Dr. Şerif AKTAŞ'ın yürüttüğü Enstitüde İşletme, Ekonomi, İlahiyat, Hukuk., Türk Dili ve Edebiyatı, Tarih, İletişim ve Sosyoloji dallarında yüksek lisans eğitimi verilmektedir.
Bunların hemen tamamı üniversitemizi bitiren ve Türkiye dışından çoğu Kazak soydaş bilim adamı adayları..."
H. İLHAN: "-Sayın Genel Müdür, anlaşılıyor ki üniversite karma bir üniversite... Her ülkeden öğrenciler var. Ortak bir öğretim dili var mı? Hangi dilden öğretim yapılıyor?
H. MERT: "-Üniversite'de Türkiye Türkçesi, Kazakistan Türkçesi ve Rusça bütün bölümlerde zorunlu öğretim dili olarak okutulmaktadır. Bu amaçla Hazırlık Sınıfları açılmıştır.
Bu üç dil dışında şu anda belli bölümlerde Arapça, Çince ve İngilizce dersleri verilmektedir. Önümüzdeki yıllarda Japonca, Urduca ve Farsça dillerinin de öğretilmesi plânlanmıştır.
H. İLHAN: "-Sn. Mert, Türkiye'den üniversitenizde okumak isteyen öğrenciler için şartlarınız nedir? Okuyucularımız, bunu merak edecekler. Nedir bu şartlar?
H. MERT: "-Türkiye'den alınacak öğrenciler, aynen ülkemizdeki diğer üniversitelerde olduğu gibi, ÖSYM kanalıyla seçilmekte ve yerleştirilmektedir.
Yani üniversitemizde okumak isteyen lise mezunu çocuklarımızın üniversite giriş sınavlarında üniversitemizin herhangi bir bölümünü tercih etmeleri gerekiyor.
H. İLHAN: "-O halde, bizim üniversitelere giriş şartlarından farkı yok.
H. MERT: "-Evet, öyle."
H. İLHAN: "-Peki, ya denklik konusu? Üniversiteniz, Türkiye'dekilere denk sayılıyor mu?
H. MERT: "-Üniversitemizden alınan diplomalar Kazakistan ve Türkiye'de aynı alanlarda eğitim veren yüksek öğretim kurumlarının diplomalarına ve bunlara verilmiş haklara eş değerdedir.
Üniversitemizden Türkiye'deki üniversitelere yatay geçiş yapılmaz. Bölüm değiştirme imkânı yoktur. Bunu özellikle üniversite Mütevelli Heyetimiz kararlaştırdı. Sebebi, Üniversitemiz, Türkiyedeki üniversitelere bir geçiş köprüsü, atlama tahtası olmasın isteniyor.
H. İLHAN: "-Öğretim paralı mı üniversitenizde?
H. MERT: “-Üniversitemizde eğitim-öğretim paralıdır. 1998-1999 ders yılında Türkiye'den üniversitemize 113 öğrenci ÖSYM tarafından yerleştirilmiştir. Bu ders yılında yıllık 1300 ABD $ eğitim ücreti ve 200 ABD $ da yurt ücreti alınacaktır. 113 öğrenciden 24’ü burslu olarak Mütevelli Heyet Başkanlığımız tarafından okutulacak. Bahsedilen ücretler alınmayacak, ayrıca aylık 50 $ cep harçlığı ödenecektir. Gidiş-dönüş uçak bedeli, pasaport, vize ücretleri de keza üniversitemizce karşılanacaktır.
H. İLHAN: "-Hocam, Türkiye'nin geçim imkânları malûm. Kazakistan da henüz yeni teşkilâtlanıyor. Türkiye'den ya da Kazakistan dışında başka ülkelerden gelen öğrencilerin yeme-içme, barınma imkânları nasıl? Anne-babalar bu üniversiteye çocuklarını gönül rahatlığı ile gönderebilirler mi? Meselâ bir kız öğrenci, nerede, nasıl iaşe, ibade ediliyor
H. MERT; “- Mütevelli Heyetimizin bütün bu konularda tedbirleri var. Yeterli, mahalli standartların üzerinde, adeta lüks öğrenci yurt ve pansiyonları açıldı. Türk Rektör Yardımcısının işi münhasıran yurt, yemekhane, lokal gibi sosyal tesis ve hizmetler.
Kız öğrenciler için ayrı, erkek öğrenciler için ayrı, güvenli yurtlar tesis edildi. Türkiye’den öğrenciler üniversitemizi tercih edebilirler, anne-babalar çocuklarını gönül rahatlığı ile Kazakistan’a gönderebilirler. Endişe edilmesin çocuklarımız emin ellerdedir.