Bayramlar, cuma ve kandiller gibi, mü'minlerin muhasebe günleridir. Yarın bayram... Bayramla bayramlaşmaya hazır mıyız? "Bayram", şüphesiz bayram yapmasını bilenlerindir. Bir kıymetli taşı, kadir bilmez bir çocuk, "sek-sek" oynamaktan başka ne yapar?. Biz kanatlarımızı nereye kadar çırparsak, kanatlarımız bizi oraya kadar taşıyabilir. Ne biraz az, ne biraz çok…
Her milletin bayramları vardır. Millî bayramlarımız millî heyecanlarımız; dinî bayramlarımız dinî vecdimizdir. Millî ve dinî bayramların, millî geleneklerimizdeki yeri, bu vecd ve heyecandandır.
Ramazan Bayramı'nda mü'min, savaş meydanından zafer düzlüğüne çıkar. Bu zafer, bir ay süren iman-nefis kavgasında, iman ve iradenin nefse galibiyetidir.
Ramazan Bayramı, ramazan'ın bayramlaşmasıdır. Orucun ramazanlaşması, ramazan'ın bayramlaşması, mü'mine vergi mükâfatlardır. Oruç olmasa ramazan, ramazan olmasa bayram, bu ikisi de olmasa, mü'minin bayram sevinci olmazdı. Ramazan da, bayram da, oruç da mü'minin bu ilâhî armağana ermesi içindir.
Bayramı, bayram sevinci ile kapı-kapı dolaşan çocuklara sorunuz. Bayram-bayram açan bu çiçek gönüllerdir ki, her gün çalmadığı kapıları, içten bir cür'etle çalar, buket-buket güler yüz toplar. Yıllar ve on yıllar sonra, subay olan, hakim olan, hekim olan şu ya da bu seviyede yönetici olan bu çocuk kalpte, "din" diye, "gelenek" diye kalan, işte bu bayram kucaklaşması, bayram kaynaşmasıdır.
BAYRAM DİNİ BİR MÜESSESEDİR
Bayramı, ramazan davulu çalanlara, ramazan pidesi satanlara sorunuz. Davulcudan esnafa, esnaf ve tüccardan her türlü yayın vasıtalarına kadar âdeta "din "demek, "bayram" demektir. Dinî günlerimiz içerisinde bayram, böylesine canlı, böylesine diri bir müessesedir.
Bayram, mü'minin hasadıdır. Bir aylık ibadet ve hazırlanıştan sonra, oturduğu ziyafet sofrasıdır. Perhizini açtığı, yorulmalarının karşılığını aldığı mükâfat günüdür. Cenâb-ı Hakk'ın -Hadîs-i Kutsî'de- "-Bu adam, benim rızam için bir ay yemeden içmeden feragat etti. Ben de onu, yaptıklarına karşılık affettim!" müjdesini verdiği gündür.
Bayram mü'minin Allah'a bağlılığı bayraklaştırdığı ubudiyet / kulluk hamlesidir. Kul kudretinin ulaşabileceği son takdir yücelişidir.
Bayram, kullukta bütünleşme; bütünleşmede büyüme; "Bir"leşmede tırmanmadır. Sabahın alacakaranlığında 7'den 70'e Allah'ın huzuruna koşmanın; huzurullaha vardıktan sonra uzak-yakın demeden bayramlaşmanın; bir yılın tortularını orada bırakıp, bayramın mânâ deryasında aklaşmanın mânâsı budur.
Bayram, kardeşlikte buluşmadır... Bayram, kullukta yarışmadır... Bayram, sevinçte yücelmedir... Bayram, nefisten uzaklaşma, Allah'a yaklaşmadır…
Bayram kin, intikam, düşmanlık, gaflet ve atalet şeytanına gem vurma; onu teslim almadır.
BAYRAMA BAYRAMLA YALDAŞILMALI
Bayramı yaşamak için bayrama koşmalıdır. Bayrama koşmak için bayrama bayramca yaklaşmalıdır. Bayrama yaklaşmak için, bayrama alışmalıdır. Bayrama bayram olarak bakmalı, bayrama bayram olarak atılmalı, bayrama bayram olarak katılmalıdır.
Kul olmasa kulluk, kulluk olmasa bayram olmazdı. O halde, kul bayrama sebep, bayram kula ilâhî bir vergi, bir kutsal hediyedir. Allah'ın ne oruca, ne de bayrama ihtiyacı vardır. Oruç da bizim, bayram da bizimdir.
Yola "oruç" adresi ile çıkan, bayramla buluşur. Oruçla barışık olan, sonunda bayrama kavuşur. Bayramın kucağı o kadar geniştir ki, oruçlu olanı da, oruçsuz olanı da kucaklar. Bayramı bayramlaştıran mânâ da budur.
Cumaların, kandillerin, bayramların mü'minin hayatına büyük yeri vardır. Mü'min bu "gün" ve "gece"lerle hayatın biteviyeliğinden kurtulur, Allah'a yaklaşmak üzere cumalaşır, kandilleşir, bayramlaşır. Dünya bu "gün" ve "gece"lerle dünya olmaktan çıkar, cennetleşir...
Yeni yılın, yeni yüz ve bin yılın bu ilk bayramını kendimize ait sebeplerle buruk, ama yine de bayramın ümit derinliğinde kucaklayacağız.
Cenab-ı Hak yeni yıl ve yüzyılları daha bereketli kılsın… Amin...