Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
KİM KİMDEN KAÇIYOR? - 24 Eylül 1999

Kim, kimden kaçıyor? Müs­lümanlık mı bizden, biz mi müslümanlıktan?

"Din" hayatın parçası, hatta kendisi... Gerçek din vahye dayanır ama yaşanarak şekillenir ve hayatla bütünleşir. Bu sebeple her milletin kültürünün temelinde o milletin dini vardır.

Batı kültürünün temelinde "Hristiyanlık" vardır. Leonardo de Vinchi'nin tablolarını Hz. İsa, Hz. Meryem ve Teslis esprisinden koparamazsınız. Mikelanj'ın mimarisini de... Batı ve batılının sa­dece klâsik köy/kır kültürü değil, şehir ve şehirleşme oluşumları da, Hristiyanlığın medenîleşme/ sosyalleşme teklifinin etkisinde­dir. Doğu toplumlar da öyledir. Müslüman milletlerin resmini, hat ve yazı san'atını, mimarisini, köy ve şehir hayatını, sofra âdabı­nı, düğün-derneğini İslâ­miyet'in bu konu­lardaki teklifle­rinden ayıramaz­sınız. Budist, Mu­sevî, Ateşperest vb. toplumlar için de aynıdır.

Aynı dine mensup toplumların önceki dinlerinden taşı­dıkları inanç unsurlarının katılım ve karışımı farklı kültürel teza­hürler ortaya koysa da, mev­cut/ana dinin sağladığı iç müşte­reklik, -her türlü kültürel entegras­yona, globalleşme, hatta dinlerarası diyalog gerçekliklerine rağmen-ayrı din/ayrı kültür realitesini en somut şekilde sürdürüyor…

KENDİMİZDEN KAÇAMAYIZ

Türk milleti -bilinen yuvarlak tabirle- bin yıldan buyana müslümandır. İslâmiyet'e girmeden ön­ceki inanç ve yaşayış unsurları "Tek tanrılı din" disiplini ile oluştuğundan, bu yeni dini kabu­lü ve bu yeni dinle bütünleşmesi kolay olmuştur.

Dahası, Türk milleti "İslâmi­yet'in kıt'alar ötesine taşınması ve temsili misyonunu yüklenmiş­tir. Doğu ve Batı, yüzyıllarca "Türk" deyince Müslümanı/ve Müslümanlığı; "Müslüman" de­yince "Türk"ü anlar olmuştur. "Müslümanlık" ve "Türklük" deyince "Et-tırnak" benzetmesi adeta bir özdeyiş haline gelmiş­tir. "Aile" ve "Cemiyet" hayatımı­zı; millî bilinçaltımızı artık iste­seniz de bu tarihî kaynaşmadan ayıramazsınız. Üstelik, yönümü­zü ne kadar "Batı"ya da dönsek Batı nazarında kendimizi ne Süleymaniye ve Sultanahmet ima­jından, ne de Bizans'ın tenkili suçlamasından kurtarabiliriz.

Öyleyse "Müslümanız", onunla bütünleşmişiz, ondan kaçama­yız.

BİR KISIR DÖNGÜ

150 yıl var ki, bir kültür değişi­mi süreci yaşıyoruz. Buna kültür kargaşası ya da kültür alaborası da diyebilirsiniz. Zira bu alabora içerisinde ne mevcut değerlerimizi devam ettirebildik, ne de modern değerlerin referansını benimseyebildik.

Doğrusu "ya o, ya öteki" değil, her ikisinin de sentezi idi…

Biz "eğrisi"ni yaptık... Tarihimizden, inançlarımızdan kaçmaya çalıştık ama kaçamadık.

Kaçamayız. Doğrusunu isterseniz, kaçmamız da gerekmez.

Bizim dinamizmimiz, İslâmiyet'in çağları kuşatan ve aşan di­namizminde saklıdır, İslâmiyet döneminde imzamızı attığımız medeniyet eserleri ve ulaştığımız küresel onur, bizim bugün de ih­tiyaç duyduğumuz onur ve zen­ginliktir. İslâmiyet, İslâm milletlerinin olduğu kadar, Türk topluluklarının da en temelli kültür paydasıdır. Türk toplulukları ve İslâm milletleri içerisinde Batı kültür ve medeniyetiyle tanışık tek ülke Türkiye'dir. Doğu-Batı kültür sentezini İslâm ülkeleri ve Türk dünyası ile buluşturacak ül­ke de biziz; bu ülkeleri yeni çağa taşıyacak ülke de.

Tek cümle ile "İslâmiyet" bi­zim dinamiğimiz... Hem kendi içi­mizde gelişmek ve bütünleşmek için, hem dışımızda kalanlarla ya­ni Batı değerleriyle tanışmak ve buluşmak için...

Öyleyse şunu bilelim: Müslümanlık bizi değil, biz Müslüman­lığı kaçırmayalım... Zira bütün yönelişlerimizde o bize değil, biz ona muhtacız...

KUR'ANLA YÜZYÜZE

"Yüzlerinizi doğuya ya da batıya çevirmeniz gerçek olgunluk değildir. Asıl olgunluk... iman esaslarına inanan; ...akrabalarına, yetimlere, düşkünlere, sefer halinde olan yolculara, yoksullara, esaret altındakilere (elini uzatıp) yardım eden; namaz, zekât (ve benzeri ibadetleri) ifa eden; söz ve sözleşmelerine (riayet ve) vefa gösteren; zorda kaldığında, dara düştüğünde ve savaş esnasında sabreden kimselerin (olgunluk ve kemali)dir. Gerçek sadık (ve doğru) olanlar onlardır. Allah'tan gerçekten sakınanlar da onlardır." Bakara Suresi: 177

SÖZÜN ÖZÜ:

En doğru istikamet, kendimize; özümüze dönmektir.