Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
RAMAZAN YARDIM AYIDIR - 12 Aralık 1999

(Elimizdeki imkanlardan Allah yolunda vermedikçe istemeye hakkımız olmaz. Deprem bize, infak vazifelerimizi daha kolay yerine getirme fırsatı vermiştir.)

C. Hak insanı yeryüzünde kendine "Ve­kil" olarak yaratmış (Bakara Suresi: 30)... "Akıl" vererek, kendi yaratıcılığından -kul gücünde - ona da katmış; "keşfet", "icadet"/ yeni keşifler, yeni icadlar yap demiş... Kendi sıfatlarından ona da bahşetmiş; "basar" sıfatından görme; "Semî" sıfatından "duyma", "küllî irade"sinden cûz'i irade imkânı vermiş; "gör, duy, sev, irade et, karar ver ve yap!" buyurmuş…

Peki insanın, Allah'ın "Rab" sıfatına en yakın ibadeti hangisi?

Elmalılı Hamdi YAZIR'ın "Hak Dini, Kur'an Dili" adlı tefsiri bir dirayet tefsiridir. Bu eser sadece son dönemlerin değil, gelmiş-geçmiş bütün dirayet tefsirleri içeri­sinde -özellikle yeni keşif ve bilimlere atıfları açısından- önemli bir yer tutar.

Onun Bakara Suresi'nin 31’inci ayeti ile 3'üncü ayetinin tefsir ve yorumunda yazdık­larını, ilgi duyanların mutlaka okumalarını arzu ederim…

Bu ayetlerden ilkinde (Bakara: 31) mer­hum Müfessir "C. Hak Ademe isimlerin tamamını talim etti" cümlesinden "Eşyanın hakikatini; ilimlerin tamamını" yorumu­nu yapar ve eşyanın hakikatinin (tabiatta mevcut elementlerin) ve ilimlerin keşfinin insanın "eseri" değil, yaratılış sebebi oldu­ğunu ifade eder... İlk insan Hz. Adem'in fıtraten (yaratışı itibariyle) ve C. Hakkın talimi (öğretmesi) ile sahip bulunduğu ilimleri peyderpey keşfetmek insanın yaratılış sebe­bi, gayesi ve vazifesi ise, bu aslî vazifeyi ifa etmeyen müslüman milletlerin, içinde bu­lundukları zilletten kurtulmayı istemeye hakları var mıdır? Bu soruyu kendi-kendine sormak ve düşünmek Kur'ana inanan herkesin kahredici işi ve vazifesi olmalıdır. Sözünü ettiğim ayetlerden 2'ncisi, Bakara Suresi'nin 3'üncü ayetidir. Burada C. Hak -Kur'anın hemen başında- iki hususa dikkat çekiyor. Bunlardan ilki "Gayb"a ve Peygamber (ler)in getirdiklerine inanmak; 2'ncisi namaz ve "infak" yani Allah'ın rızık olarak verdiklerinden fitre, zekât, sadaka, îa­ne, yardım, vakıf vesaire yoluyla başkaları­na da vermek... Büyük müfessir bu durumu izah ederken zekât ve diğer gönüllü yardım­ların cemiyetteki ekonomik kaynaklı uçuru­mu ortadan kaldıracağını; toplumda huzur ve kenetlenme sağlayacağını ifade eder ve insanın bu gönüllü davranışının onu "dereke-i beşeriyetten-niyabet-i ilâhiyye'ye geçiren bir köprü" olduğunu belirtir.

"İman", "Namaz", "İnfak"… Burada konumuz olan "infak" insanı "C. Hakkın yeryüzündeki halifesi (Bakara 3 ve tefsiri) yani vekili, naibi yapan erdem... İnfak (zekât, fit­re, her türlü gönüllü yardım) insanı niyabet-i ilâhiyeye taşıyan bir manevî köprü... O, ka­zanırken çok özendiğimiz ve çok sevdiğimiz mallarımızdan ihtiyacı olanlara vermedikçe, fıtrat (yaradılış) gayemize ulaşamıyoruz ve C. Haktan dünyalık-ukbalık bir şey, istemeye hakkımız kalmıyor.

Ramazan günlerindeyiz. Ramazan ayı "infak" ayı... Bu ayda verilenler, diğer zaman­larda verilenlerden kat-kat daha ecirli ve faziletli. Peygamber Efendimiz, şu hadislerin­de bunu ifade buyurmuşlardır:

"-Büyük ve mübarek bir ayın gölgesi üzerimize düştü. Bu ayda bir hayır ya­pan, başka aylarda bir farz eda etmiş gi­bi sevaba nail olur. Bu ay, yoksullara yardım elini uzatma ve ihsan ayıdır. Her kim bu ayda oruçlu kimseye iftar edecek kadar bir şey verirse, yaptığı bu iyilik, günahlarından bağışlanmasına ve ateş­ten azad edilmelerine sebep olur."

"-Kim din kardeşinin bir ihtiyacını karşılarsa Allah da onun ihtiyaçlarını gi­derir. Kim bir mü'min kardeşinin sıkıntı­sını giderirse, Allah da kıyamet gününde onun bir sıkıntısını giderir. Kim bir müs­lümanın ayıbını örterse, kıyamet günün­de Allah da onun ayıbını örter."

Bu yıl Ramazan, milletçe uğradığımız deprem âfetinin acılarını sarmaya çalışırken geldi. Deprem felâketine maruz kalan vatandaşlarımızın çoğu ya çadırda veya alışık olmadığı geçici, namüsait evlerde oturuyor. Buralarda iftar ediyor, buralarda sahura kalkıyor, kışta kıyamette buralarda adeta yaşama savaşı veriyor.

Zariyat Suresi’nin 19’uncu ayetinde C. Hak: “-Zenginlerin mallarında yoksul ve muhtaçlar için bir hak vardır.” buyuruyor... Bizi “Niyabet-i İlâhiye” yani Allah’ın yeryüzündeki vekili kılacak olan, işte bu hakkın ifasıdır.

Deprem, bize vazifemizi daha kolay yerine getirme fırsatı doğurmuştur. Vermeden, istemeye hakkımız olmaz.