Kanun, tüzük, yönetmelik yani “Mevzuat”ınız nekadar mükemmel olursa olsun, mevzuat hükümleri “Uygulama”ya intikal etmedikçe çabalarınız boşunadır..”Organik Tarım”da karşımıza çıkan durum ne yazık ki budur..
Organik Tarım’a geçiş için bir “Kanun” çıkarılmış, buna dayalı olarak da bir “Yönetmelik”..Tarım ve Köyişleri Bakanlığımızın ilgili bürokratlarının ve siyaset kurumunun bu akılcı tedvin çalışmasıyla organik tarıma açılan yolun köşetaşları en sağlam şekilde konulmuş..Yetki ve kontrol mekanizmaları, silsile halinde birtakım kuruluşlarla en açık şekilde oluşturulmuş..Yol adresindeki bu birimlerin çalışma tarifeleri bir-bir gösterilmiş..
Yani “Niyet” güzel, “Mevzuat” mükemmel ama gel-gör “Uygulama” problemli..
NİÇİN SONUÇ ALINAMIYOR?
Niçin sonuç alınamıyor?.Kanaatımca, Bakanlık ve resmi birimleriyle müteşebbis yani çiftçi arasındaki “Yetkilendirilmiş” sivil kuruluşların çalışmalarındaki zaaflardan..
Ben bir çiftçiyim yani ilgili kanundaki deyimle “Müteşebbis”..Örtü altında muz yetiştiriyorum.. Bilinçsiz gübre kullanımı yüzünden, kan düşse can biten topraklarımızın göz göre-göre çoraklaştığını ve verimden düştüğünü adeta kan ağlayarak seyrediyorum..2004 yılında Organik Tarım Kanunu çıktığında, sözümüze değer veren köylülerimizle birlikte güya organik tarıma geçtik..
Kimin teşvikiyle?.Ayağımıza kadar gelen birtakım gencecik elemanların ağız dolusu vaadlerle önümüze koyduğu matbu ve hazır müracaat formlarının altına adlarımızı yazıp imzalayarak..O vaatlerin özeti, bu üyelikten sonra artık ürünümüzü, organik tarıma geçmemiş diğer konvansiyonel ürünlerden kilo başına şukadar daha fazla fiyatla satacağımız..Bu da bize yetiyor..Artık bize katılmayan komşular arasında daha bir başı dik yürüyoruz..Öyle ya, biz artık organik tarımcılarız..
İmzaladığımız formda bize gösterilen tek hane, bu imza karşılığı ödeyeceğimiz “Yıllık aidat”..
Organik tarım yapmaya söz verdiğimiz ya da sözaldığımız bahçenin ya da tesisin içine girerek toprağı, ağacı, meyveyi görmek; onlardan nümuneler almak; toprağın nasıl olacağını, ağacın ve meyvenin ne durumda bulunduğunu ve bundan sonra ne hale geleceğini anlatmak...hak getire!.İmza alındı, bir abone ya da üye daha kazanıldı ya, genç çocuklara buncağızlar yetiyor..
Yüzlerini tam bir yıl sonra “Sözleşme”nin yenileneceği tarihte görüyorsunuz..Ellerinde bir yeni form, sizi nerde görürse uzatıp, imzanızı almayı sağlıyorlar..Direksiyon başında, hükümet konağında, adliyede, cami çıkışında...nerde bulursa!.
Hani ürünü fazlaya satacaktık, hani kazancımız artacaktı, hani size ödediğimiz aidatın 10 katı, 20 katı bize geri dönecekti, demeye kalktığınızda bin-bir çeşit yeni laflar ve vaatler..
Dahası; bize bakarak kimyevi gübre kullanmadıkları için bahçelerinin verimi düşen dostlardan sitem üstüne sitem..Daha kötüsü, organik tarıma geçtiği halde açık-açık kimyasal gübre kullanmaya devam eden gözü açık komşular..Niçin “Açık-açık” da “Gizli-gizli” değil derseniz, bakan-eden-tutan yok ki!..Ne için “Gizleme” ihtiyacı duysun?.
Hadi bir duyduğumu daha söyleyeyim: Bu imza toplayıcı çocuklardan birinin yolu, yıllık aidatın imzasını almak için üye çiftçilerden birinin bahçesine düşmüş..Zira abonemiz bahçede çalışıyor..Bir de bakmışlar ki, kullanılan ve içleri boşalan kimyevi gübre çuvalları bahçenin orasına-burasına atılmış, adeta ben burdayım diyor..Tam da zamanında gelmiş bizim kuruluş temsilcisi!.
Çiftçi diyor ki; “-Utandım, biraz da korktum, zabıt falan tutar diye”..
Ne mi yapmış “İmza” derleyen temsilci: “-Şu kimya çuvallarını kaldır da, başkaları görmesin”!.Bizim komşu memnun, zira zabıt-mabıt tutulmamış..İmza toplayıcısı memnun zira, zorlanmadan yeni yılın aboneliğinin de imzasını almış ve aidatı garantiye bağlamış..
Evet, aynen böyle!.Güler misiniz, ağlar mısınız?. Hani toprak tahlili, hani meyvenin kontrolü, hani satış garantisi, hani Devletimizin ve Bakanlığımızın bukadar çabaları ve hani organik tarıma bağladığımız ümitler?!.Sonu gelmeyen cevapsız sorular..
Yazımın başına dönersem:
Resmi mevzuatı tamamlanmış; resmi ve özel/tüzel birimleri oluşturulmuş ama bir kanalı “Devlet”in, diğer kanalı “Çiftçi”nin ve yetki almış gözü açıkların elinde olan bu değirmenden istenen verim alınamıyor..Niçin mi, işte o aracı kurumların zaafları ve çiftçi üzerinde bıraktığı güvensizlik yüzünden..